24 Aralık 2015 Perşembe

Şarap ve Köle

Kölelerim için yaş sınırlaması koymakla ne kadar doğru yapmış olduğumu bana kölem Pissy gösterdi. Derler ki; "Kadın şarap gibidir. Yaşını aldıkça güzelleşir".Boşa dememişler...

 
Git deyince giden, gel deyince gelen, bembeyaz tenini spatula ve kemer ile işlediğim, ama bunun daima fazlasını isteyen ama gerçekten kalpten isteyen bir köle.

Yaptıramadığım birkaç şey bulunan ama bunları da prensiplerine ters bulduğu için yapmayan güzel kadın...

Şaraptan bahsederken çok da yaşını almış görünmesin, benim yaşımda tam bir çıtır sayılabilir, kadının en güzel yaşında 30-40 arası. Bu olgun kızın bokunu çıkarmayacağım da kimin bokunu çıkaracağım :-)

Korkulu rüyası çıplaklıktı ilk günlerimizde... Şimdi ise en azından bu başlık altında foto mankenliğimi yapmayı kabul etti. Bu sayfadaki resimler gerçekten ona ait. Diğer taraftan kendisinin bazı ilk tecrübelerime onu olduğunu söylemem lazım. Mesela bir kişi ile kendini rahatlatmak için quickie yapmak durumunda olduğunda bu kişi ile anal ilişkide bulunmuş oması bundan hoşlandığı için olmamış. Bu daha önce benim ona yaptığım şey olduğu için istemiş. Bu onu benim gözümde yükseltti. Beraberken canını acıya acıta bir vajinal bir anal girişlerimde dolaylı da olsa bir zevk almış olması, bunu bilmek beni gerçekten mutlu etti. Kalça deliğinin penisime verdiği his gerçekten muhteşem oldu. Farklı şehirlerde olmanın buluşmak konusunda getirdiği dezavantajı belki de onun kalçalarına girip çıkmanın doyulmaz keyfi giderdi. "Efendim lütfeeenn yavaşşş, acıyoor" şeklindeki ses tonunun daha da uyarıcı olduğunu söylemeye sanırım ki gerek yok.

Onu çözmeye başladığımda aslında pek de zeki olmadığı ama benim zekamın ona zevk verdiğini fark etmek, bir süre sonra zekasına yönelik hakaretlerden de zevk alabildiği sinyalini verdi. Bir kadına hiç bu kadar açık hakaret etmemiştim, bu da bir ilk oldu benim için. Bundan gocunmaması ise şaşkınlık yaşadığım ama onunla iletişimin bir parçası olageldi bir süre sonra.

Kendisinde en derin fark ettiğim konulardan biri ise onu terk edeceğim korkusu oldu. Aslında bu korkunun aramızdaki ilişki yoğunluğunu kontrole yarayabileceğini ilerleyen aşamalarda keşfettim. Bir oto kontrol mekanizması ilişkinin onun istediği yoğunlukta (muhtemelen sürekli her dakika) değil, benim canımın onu çektiği zaman olmasını sağlayabiliyordu. Bu benim için muhteşem bir duyguydu. Canım isteyince gelen istemeyince giden bir köle, kendisinin bu konuda çok mutlu olmadığının farkındayım ama dolaylı bir haz, bir kabullenmeden doğan, efendiye bağlı olma hazzı yaşadığının farkındayım.

Bütün bu özellikleri ile değme bir çıtırın doğal şekilde veremeyeceği o kadar içten verebildiğini düşünüyorum. Benim için değerlerinden biri de benim "koşulsuz olarak" ama malesef çevrenin izin verebildiği ölçüde "malım" olabilmesi oldu. Artık eminim ki, hiç istemediği bir şey olsa bile ben istediğim için mutlak bir itaatle yapacaktır.

Etinden sütünden, ruhundan, zayıflıklarından yararlanmak benim için bir zevk, şerefine Pissy :-)



5 Kasım 2015 Perşembe

The Pissy

O son fiili kölem.

ilk olarak bana geldiğinde çaresiz bir kedi yavrusu gibiydi, mail adresinde bile kedi geçiyordu. Bir pet olma fantezisi vardı. O günler seyahatte olduğumdan kendisi ile zor yazışıyordum. Başlangıçta takma ismi bile yoktu. Bu ismi ben koydum. Hem o çok istediği kedi (pet) rolü için uyumlu bir isim olarak Pissy adını taktım. Aynı zamanda İngilizcede suratsız, sidikli, mızmız gibi anlamlara geldiği için hakaret olarak da çok da güzel oturdu bu isim.

Aşmamız gereken bir güven sorunumuz vardı ve bu enderlik onun kontrolünü almamı daha da zorlaştırıyordu. Çıplaklıktan çekiniyordu, o kadar ki yüzü görünmese bile çıplak kare vermek istemiyordu.

Bu olumsuz bir durum olarak düşünülebilir herhangi biri tarafından, benim içinse değerlendirilecek bir kavram oldu. Şöyle ki, bunu ne kadar yapmasını sağlayabilirsem o kadar onu ele geçirmiş olabilecektim. Bu bir teslimiyet ölçütü olabilirdi. Genellikle kölemin teslimiyet ölçüsünü onun yapmakta zorlandığı bir şeyi, bir basamağı zorlayarak anlardım. Ya yapardı ya da "siktir olup giderdi". Kölelerime genelde iyi davranırım ama gerçekten adice defetmiş ve göndermiş olduğum kölelerim olmuştur.

Pissy beni kaybetmekten çok korkuyordu, bunu çok sonra gerçek anlamı ile anlayacaktım.

İşte bu benim için tadına doyulmaz bir güzellik olacaktı. Bu kadına canımın çektiği ve mantık dahilinde olan hemen her şeyi yaptırabilirdim. Benim zevk oyuncağım olmaya adaydı evire çevire kullanabilirdim. Onun istemediği şeyleri biliyordum, sıra ile hepsini yapacaktık.

Cinsel sergileme detayını kısa denilebilecek bir sürede aştık, bunda yavaş yavaş alıştırma, bahane kullanma yöntemim işe yaradı, aslında orospu buna da dünden hazırdı. Mahremiyetine her şekilde erişebildikten sonra bu benim için bir ölçüt olmaktan çıktı. Daha çok bir ritüel haline geldi.

İki defa buluştuk (şimdiye kadar), genellikle birincisi her zaman olduğu gibi biraz alışma buluşmasıdır, ikincisinde ise yeni yeni şeyler keşfetmektir amacım. Ancak nedense ikinci birincisine oldukça benzedi. Yaratıcılığımı ve sadizmimi sonrakiler ile birlikte arttırmayı hedefliyorum.

Birine uzaktan emrederek bir şey yaptırmak çok kolay değildir. Dürüstlük bağını kurabildiğinizde yapmış olduğu şeyleri bilirsiniz ancak yapmak istemediği şeyler konusunda onu çok kolay zorlayamazsınız. Burada bu kadınla bunları ne kadar zorlayabileceğimi öğrenmek bana heyecan verecek.

Kendisinin onayı ile yayınladığım bu yazıyı okuduğunda bunların ne olduğunu merak ettiğini söyleyecektir, soracaktır. Bu konunun onun hayalgücünü zorlayacağını, iyisi, teslim olup emirlerime uyarsa mutlu olacağını söyleyeceğim...

Benim de sınırlarım var elbet, bazı şeyleri yaptırmam ve bunlar arasında üçüncü kişilere mahremiyet konusu da bulunuyor.

Neler yapabiliriz peki? Hiç fark etmez, benim canımın istedikleri ne olur şimdiden bilemiyorum ama şu var ki, bunda onun ne istediğinin veya istemediğinin hiç bir önemi yok, burada benim zevklerim konuşur.






25 Eylül 2015 Cuma

İLAN: Stajyer Efendi Aranıyor

Kölemi benim ile birlikte, benim öğrencim olarak domine edecek bir veya birden fazla stajyer efendi arıyorum. Aşağıdaki koşullarımın yeni başlayan zevktaşlarım tarafından mazur görülmesini, peşinen kabul edilmesini istiyorum.

- 18 yaşından büyük erkek veya kadın
- Tercihen daha önce BDSM ilişkisi yaşamamış, öğrenmeye açık
- Şehirler arası seyahat edebilecek.
- Sınırlara uyacak, medeni ve kültürlü, müşkülpesent olmayan
- Güven ve güvenlik için önceden yapılacak görüşmeleri lüks görmeyecek
- Alfa efendiye (Ben) saygıyı koruyacak, alfa efendiye efendilik ve küstahlık yapmaya kalkmayacak
- Alfa efendi ve kölenin plan ve programına uymaya gönüllü, beklemeye sabır gösterecek
- Bunun sosyal bir oyun olduğunun bilincinde olacak, dur deyince durabilecek
- Ana amacı cinsellik olmayan
- Buluşma öncesi gerçek kimliğini gizlemeye gerek görmeyecek
- Buluşma ve eğitim masraflarını kendi karşılayacak
- Reddedilse bile buna rıza göstermeyi göze almış, gerekirse bir defa ile yetinebilecek

Başvuruyu lütfen bu yayına cevaben yapmayınız. Aşağıdaki bilgilerle birlikte sabri.yilar@gmail.com adresine mail gönderiniz.

- Adınız (Başlangıç için takma isim olabilir)
- Yaşınız
- Cinsiyetiniz
- Nerede yaşadığınız, seyahat edebilirlik durumunuz
- Ne kadar süredir BDSM ile ilgili olduğunuz
- Fiili tecrübeniz olup olmadığı
- İşiniz ve benzeri yaşam şeklinize ve kültürel durumunuza ilişkin temel bilgiler

BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - VII

Anahtarı yutması kolay olmuştu, minyatür bir anahtardı. Ancak kilit, zincirini bir arada tutmaya yetecek kadar sağlamdı. Zaten bu iş için çok iri bir kilit gerekmezdi.

Efendisi kadının yüzüne, yüzünün üst yarısını kaplayacak siyah bir örtü örttü, gözlerini de tamamen kapsayacak şekildeydi. Kadın beklemeye başladı.. Efendi kadının beklemediği şekilde bir hamle ile kadının dudaklarına yapıştı. Çok şiddetliydi. Bu bir öpme değildi, adeta dudaklarından bir tecavüzdü, daha çok emip de kanını emmek için uğraşır gibiydi. Kadın dudaklarını uyuşmuş, dişlerini sızlar halde bulmuştu. Ancak şimdiye kadar da hiç böyle güzel hissetmemişti.

Kadın efendisinin ilk şokunu atlatamadan göğüslerinin büyük bir kuvvetle sıkıldığını hissetti. Efendisi elleri ile kavramış bütün gücüyle sıkıyordu. Henüz buna alışmışken göğüslerinden yukarı doğru çekildiğini hissetti. Sıkılması mı daha çok canını yakıyordu yoksa çekilmesi mi, bunu bilemedi, zaten pek umurunda da değildi. Birer yağ torbası olarak elindeydi işte efendisinin... Bir süre sonra birini bıraktı efendisi. Bırakmadığını ise dibinden bir kendir, ısırıcı türde tüylü halatla sıktığını hissediyordu, halat batıyordu tenine. Aynı şey ikinci göğsüne de yapıldı.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu, ancak bir süre sonra göğüsleri çok hassaslaşmıştı. Efendinin göğüs başlarını parmakları ile ezercesine bastırmasıyla bu acıyı hissetti.

Bir yandan da aklı halen yuttuğu anahtardaydı. Çaresizlik ve endişe ile acı hissi birleşmişti.

Ayak bileklerini birleştiren zincirin aslında tek bir karabina (açılabilir zincir baklası) ile bilekleri birbirine bağladığını bacakları efendisinin çekmesiyle iki yana çekilince anladı kadın. İlk defa aklı başında bir efendi ile birlikte olmanın cahilliğini yaşayan kadın bunu pek düşünmemişti, zinciri bağlayacak, kilit dışında böyle bir şey olacağı aklına gelmemişti. Bu önlem kendisine veya duruma özgü değildi, efendisi yaşanabilecek tehlikelere karşı da daima bu tür önlemler alırdı. Kadın kendisini aptal gibi hissediyordu ve işin garibi bu durum çok hoşuna gitmişti. Efendisine karşı güveni düşünebileceği sınırların ötesine geçmişti, kendisine yapacağı her şeyi, her şeyi kabul etmeye hazır bir psikolojik durumdaydı.

Efendisi bacaklarını iki yana açılabileceği kadar ayırdı, hiç bu kadar ıslanmamıştı kadın daha önce, ıslaklığı yatak örtüsüne kadar akmıştı. Efendisinin etine girip çıkması çok ama çok kolay olmuştu. Bacaklarını daraltıp kadının omuzlarına kadar bastırarak devam etti efendisi, hızlı şekilde yüzündeki örtüyü çekti. Kadının gözleri zaten kapalıydı, efendisinin birkaç santimden gelen sert sesi "gözlerini aç" olarak kulağında çınladı ve anında açtı. Efendisi ile göz göze gelmişti, kendisine katı şekilde bakan gözünden başka bir şeyini görmüyordu, görmek de istemiyordu kadın. Sırtından tenine batmakta olan zincir baklaları ve göğüslerini ısırmakta olan halatlar acıdan çok zevk veriyordu. Efendi etine girip çıktıkça efendiye olan şükranını nasıl ifade edeceğini düşünüyordu. Kadın bu düşünceler içinde titredi, sıklaşan etini efendisinin organını saran ve hizmet için yaratılmış bir et olarak düşünüyordu.

Kadının boşalması göreceli olarak uzun sürdü. Bu süre boyunca efendi hiç durmamıştı, kendisi ile birlikte boşalmamıştı da. Kadın boşalırken gözlerini kapatmasına ses çıkarmamıştı efendisi.

Efendi bir süre sonra kalan zincirleri çıkarttı, kadının bedeninde giysi altı yerlerde küçük ezikler oluşturmuştu zincir halkaları.

Bundan sonra yaşanacak olanları, efendisinin kendisine daha neler yapacağını çok merak ediyordu, ne olduğunu bilmese de çok istiyordu bundan sonra olacakları, sınırlarını falan düşünmüyordu, her şeye hazırdı, ilk başladıkları zamanki endişeli kadın değildi artık...

4 Haziran 2015 Perşembe

BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - VI

Endişe ettiği şeyler olmadı kadının efendisi (ki bu efendiyi artık kendi efendisi olarak benimsemişti) geriye döndü. Kadın halen bacakları mum gibi dimdik, elleri yastığında başın üstünde yatakta sırt üstü yatıyordu.

- Gözlerini kapat..

Gözlerini kapatmasını takiben efendi çantasından bir şeyler çıkardı. Kadın bir şeyler olacağını anladı ve çok geçmeden ayak bileklerine temas eden metalin soğukluğunu hissetti. Efendi ayak bileklerini zincir dolayarak birbirine bağlamıştı. Aynı soğukluğu dizlerinde hissetti. Belinin altından geçirilen zincir kadının belini sıkıyordu. En sonra bir klik sesi duydu. Efendi kadının yüzüne bir anahtar yaklaştırdı, bedenini saran zincirin bağlayıcı asma kilidine aitti bu anahtar. Kadının dudaklarına yaklaştırdı küçük asma kilit anahtarını. Hareket etmeye çalıştığında zincirin bütün vücudunu sardığını anlamıştı.

- Ağzında tutacaksın.

Kadın dudakları ile kavradı anahtarı. Ciddi şekilde uyarılmıştı, artık efendisinin yapacaklarına ek olarak o da istiyordu, arzu ediyordu bir şeyler yapılmasını. Kendini çok cesur hissetti bir anda ve kendisinin bile inanamayacağı bir soru sordu.
- Yutmamı ister misiniz efendim?

Efendi bu tür şeylere alışıktı, kölesinin havaya girmiş olduğuna sevindi;
- Şimdi senin bokunun içinde anahtar mı aratacaksın bana? Anahtarın yedeği yok.
dedi ve suratında bir tokat patlattı.

Kadının canı yanmıştı, artan adrenalin ile cevap verdi;
- Emrederseniz yutarım efendim. İsterseniz beni böylece bırakıp gidebilirsiniz efendim.
Bunu söylerken efendisinin yapmayacağını biliyordu ama yut dese yutmaya hazırdı. Hiç beklemediği bir şey oldu:

- yut anahtarı.

Önce bir yutkundu ve anahtarı yuttu. Aklını anahtardan uzaklaştırmak için çaba harcıyordu ancak nasıl açılacağına dair merakını yenemiyordu, efendisinin bir B panı var mıydı yoksa gerçekten kendini zayi edecekti de yöntem bu muydu? Bir süre sonra efendisine sordu.

- Efendim, bir şey sorabilir miyim? diye çekingen şekilde sordu?

- Hayır.

Bu cevap ile sustu ve birkaç saniye içinde kendinden geçti, nasıl olduysa birden aklından çıkmıştı anahtar artık bu cevap ile. Artık ilgilenmiyordu, konu tamamen efendisine aitti.


Önceki bölüm Sonraki bölüm

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Favori Siteler

Bu özet kullanılabilir değil. Yayını görüntülemek için lütfen burayı tıklayın.

BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - V

Bu acı faslının sonu yine geldi. Artık sızıları kadını uyarıyordu. Birden sızlayan kalçalarında bir ıslaklık hissetti, ıslak bir sünger geziyordu cildinde özellikle de canı acıyan yerleri seçtiği de belliydi.

Kadının bu durumun tadını çıkarması da gerekiyordu, biraz önce hakkında pek de emin olmadığı efendi şimdi onunla ilgileniyordu. Kendisini daha çok ait hissetmeye başlamıştı. Bedeninin artık onun malı olduğunu kabul ettiğini düşünüyordu.

Kulaklık kulağından çıktığında bir müzik dinlemekte olduğunu hatırladı. Birden sessizlik basmıştı ortalığı. Çok geçmeden gözleri de çözüldü, ortalık çok da aydınlık değildi, ne zaman olduğunu fark etmemişti ama perdeler kapatılmıştı, kapalı gözlere göre daha aydınlıktı ama çok da gözleri kamaşmamıştı.

Efendisi ona yüzünü gösterdiğinde az öncekine göre ne hissettiğini sorguladı kendi kendine. Aslında sanki o bir başkasıymış hissine de kapıldı ama elindeki spatulanın sapı ile burnunun ucundan dudaklarına inip araladığında gerçekliğin biraz farkına vardı. Dahası vajinasına dokunduğunda geldi, kadın yutkundu. Bir süre oyundan sonra efendi hassas olan bölümlere odaklandığında gözleri bir refleks olarak kapandı. Bu keyfi takiben saniyeler içinde yüzüne inen bir ve canını acıtan şaplak ile bölündü. Bunu hiç bir şekilde tereddüt içermeyen yüksek ve tok bir ses takip etti.

- Gözünü kapatmayacaksın, gözlerimden de ayırmayacaksın!

Kadın maillerinden hatırladığı tek şeyi söyledi.

- Emredersiniz efendim!

Bunu bilinçli olarak söylememişti, öylece dökülmüştü dudaklarından. Gözleri sürekli efendisinin gözlerini takip ediyordu artık gördüğü sürece. Menzilinden uzaklaşınca tekrar yakalamak üzere başına doğru bakıyordu. Efendi durumu biraz zorlaştırıyordu, artık klitoris civarına daha sertçe çalışmaya başlamıştı parmakları ile. Gözlerini açık tutmak çok zor oluyordu ama bu duruma da alışmaya başlamıştı bir yandan da. İnsan bu, her şeye alışıyordu... Efendi yüzüne gözler açık durumdayken bir şaplak daha indirdi, gözleri hareketten dolayı biraz kırpılmıştı ama tekrar açması an meselesi olmuştu, efendi bunu görmüştü, kadın da gördüğünü görmüştü ama efendisi görmezlikten geldi. Efendinin kendisini hataları ile de çok fazla sorgulamadan kabul ettiğini düşünüyordu kadın.

- Gözlerini kapatabilirsin
dedi efendi sakin bir sesle. Sanki bir seçenek değildi bu, emir telaki etti ve hemen kapandı. Kadın dudaklarında efendisinin önce soluğunu sonra kendi dudaklarını ayıran dilini hissetti, bunu klasik ama teni zorlayan bir öpüş takip etti. Efendisi bunu çok uzatmadı, böyle olması kadına çok alışılmamış geldi, pek de memnun değildi, ama efendisi böyle istemişti, böyle olacaktı, yapabileceği onun tercihlerine uymaktı o da bunu yapıyor olmakta kendisine bir mutluluk yarattı.

Efendi kadının arkasında ellerini birleştiren giysiyi çekti ve kadının elleri serbest kaldı.

- Yatağa uzan

dedi efendi yine bas bir ses tonu ile. Kadın yatağa yattı, nasıl yatacağı konusunda inanılmaz bir acemilik yaşıyordu.

- Böyle mi efendim?

dedi.

- Kendini bırak, ben nasıl olmasını istiyorsam öyle yaparım

Efendi kadının ellerini kadının başının üstünde yastıkta duracak şekilde elleri ile yönlendirdi. Bacaklarını birleştirdi, kadını öylece bırakıp odadan çıktı. İçeriden gelen sesleri duyuyordu, kapılar açılıyor kapanıyordu. Her türlü mahremiyetine giriliyordu. Bu durum kadını rahatsız etmiyordu pek. Normalde bir kişi bunları yapacak olsa, peşinden gidip en azından ne yaptığına bakardı. Burada her seste kendisini daha çok teslim olmuş hissediyordu. Bu da ona çok garip bir mutluluk yaşatıyordu. Tek endişesi efendisinin umulmadık bir soru sormasıydı. Bu konuda kendisini çalışmadığı yerden soru çıkmış bir öğrenci gibi hissetme olasılığı vardı ama her ne sorulursa her açıklamayı olduğu gibi yapmaya da hazırladı. Hoşgörüsü konusunda da bir güven hissediyordu artık.

Önceki bölüm | Sonraki bölüm

9 Mayıs 2015 Cumartesi

BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - IV

Kadın, göğüs başlarında bir soğukluk hissetti, metalik bir soğukluktu, efendi bir şey gezdiriyordu. Bu gezen şeyin ne olduğunu, efendinin ne yapacağını merak ediyordu.

Bunun göğsünü kıstıracak bir şey olduğunu meme başında acıyı hissedince anladı, kıstırılan göğsünün acısı nedeniyle inlemesi tamamlanmadan bu diğer göğsünde de tekrarladı. Ellerinin arkasında, harekete izin vermeyecek şekilde bağlı olması göğsündeki acımaya karşı çaresiz oluşu ile birleştiğinde çok garip bir his haline geliyordu.

Kadın dudaklarını ısırıyordu, bunu bilinçsiz bir şekilde yapıyordu, acıdan mı, yaşadığı çaresizlikten mi yoksa cinsel uyarımdan mı kaynaklandığını o da bilmiyordu.

Ama bu umurunda da değildi... Bu hissi başka şekilde yaşayamazdı.

Sağ göğsünde sızı değil ama  baskı bir anda biraz rahatladı, bağlı şeyin çıkartılmış olduğunu tahmin ediyordu, zira halen diğerinden farksız olarak, hatta belki de daha fazla acıyordu. Ta ki, efendisinin ıslak dilinin meme ucu etrafında döndüğünü hissedene kadar...

Bu rahatlık tıpkı ileri derecede idrarına sıkışıp tuvalete gitmeye benziyordu. Efendisi dilinin ucu ile meme başının ezilen yerleri takip ediyordu. Dudaklarına değen metal şeyi hissettiğinde sıranın diline veya dudaklarına geleceğini düşünmüştü, ama yanılıyordu, efendisi ağzına serbest şekilde bırakıp ağzını kapattığında dili ile bunun bir kağıt kıskacı olduğunu anladı. Efendi bilerek, kıstırmadan ağzı ile tutmasını, hissetmesini, ne olduğunu bilmesini istemişti. Kadın ağzında dili ile çevirmeye başlamıştı kıskacı. Diğer göğüs ucundakinin canını daha çok yaktığını efendi bunu gevşettiğinde anladı. Halen acıyordu, efendinin dilini hissediyordu ama göğüs başının kenarını dişiyle ısırıp kanatmış olduğunu hissetmemişti.

Birden vajinasına umulmadık bir şaplak ile sıçradı, çok sert değildi ama bunu hiç beklemiyordu. İkincisi gelir diye bekledi, kendisini hazırladı. Herhangi bir şey gelmedi. Herhangi bir gölge görmediği herhangi bir ses duymadığı için hiç bir fikir de yürütemiyordu.

Kadın ayakta durmaktan yorulduğunu hissediyordu ama bunun asıl nedeni, ne olacağını bilmediği için psikolojik durumundan dolayı dizlerinin titremesiydi, dizlerinin bağı gevşemişti,ayakta durmak için çaba sarf ediyordu. Aradan ne kadar geçtiğini bilmiyordu ama kalçasına şaplayan şeyi hisetmişti ve bu sefer gerçekten acıtmıştı, bu bir tokat olamazdı, acıyordu. Artık beklemek garip bir acı haline gelmeye başlamıştı. Sızlaması devam ediyordu.

Efendi gidip yatağa uzandı, ellerini ensesinde birleştirdi ve yarı oturur şekilde çıplak kölesini  izlemeye başladı. Mutfaktan getirdiği mutfak spatulasını biraz acımasız kullanmış olduğunun farkındaydı ama etkisi görülüyordu. Neresine ne geleceğini bilmeyen kölesinin artık dizleri titremeye başlamıştı. Kölesi kendi sesini taktığı kulaklık nedeniyle duyamadığı için inlemeleri de doğal bir şekilde ağzından dökülüyordu. Kölesi garip sesler çıkartıyor, arada bir kafa sesi çıkıyordu dudaklarından, bu sızan sesler efendiye doğru yolda olduğunu söylüyordu. Çok net değildi ama sonuncusu açıkça "yapsın artık ne istiyorsa, yapabileceği her şey hiç bir şey yapmamasından daha güzel olacak, bir bok hissetmeyeceğim" demişti. Efendi kölesinin bu durumunu büyük bir zevkle bir süre izledi. Sıkıldığında ayağa kalktı ve nefesini hissetmesine izin vermeden, kendini hissettirmeden kölesinin bedeninin detaylarını inceledi.

Spatulanın göğsüne inmesi ile canı yanmasına rağmen kadın çok rahatlamıştı, Üzerinden bir yük kalkmış gibiydi. Dizlerinin titremesi bile kesilmişti artık. Bu sefer farklı olarak o kadar beklemeden, bir kaç saniye aralıklarla sağlı sollu iniyordu o şey, bir kaç defadan sonra kalçaya da rastgele iniyordu arada. Bu hali canını daha çok yaksa da kendini çok daha iyi hissediyordu beklemeye göre. Dili dolaşır şekilde "elinize sağlık efendim, lütfen benden temasınızı esirgemeyin" dedi. Ancak efendisi o beklenmediklik durumunu kısa süreli olarak yaratıyordu, aksak bir aralıklarla düzensiz olarak kadının göğüs ve kalçalarına iniyordu.

Önceki bölüm | Sonraki bölüm

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Neden 25+ Yaş

Cinsellik ve benzeri bedensel paylaşım aktiviteleri için yasal sınır 18'ken ben neden 25+ diyorum. Bunu anlatmaya çalışacağım. Bazen kendi kendim sorarım, insanların önemli bir bölümü ilişkide neden yaşıtları civarını tercih eder diye? Prensip olarak "genç, taze daha iyidir" diye manav usulü bir tercih çok basit bir mantıkla geçerli olabilirdi.

Bedeni körpecik "huriler" aslında daha çok bizim çakma dindarların konusu, adamlar "cennette çıtırlar bize verecek" gibi bir kafayla ibadet ediyorlarsa vah zavallı açlar vah... derim. Ha, işlerini öbür dünyaya bırakmayanları da var tabi.

Ama bende öyle değil. İstatistikle sabit, itiraf edeyim, şimdiye kadar 25 yaş altı kimse ile BDSM konusunda dikiş tutturabildiğim söylenemez. Bir Yeliz vardı en genç, tanıştığımızda 26 yaşındaydı, ben de 39 falandım sanırım.

Galiba benim favorim hep 26-35 arası oldu.

Bu bence sosyal ve iletişim boyutu olan bir konu, beklentiler ve geçmiş tecrübeler hayata bakış şeklini ve diğerini anlama şeklini değiştiriyor tarafların.

Biraz genelleme dolu olacağını şimdiden söyleyebilirim.

Genç olduğunda karşı cinse biraz daha arayış odaklı bakıyor insanlar, önünde uzun bir gelecek oluyor ve çoğunlukla "cinsellik ve ilişki" konusunda ne aradıkları konusunda çok da emin olmuyorlar. Bu arayış yaşıtları ile ilişkilere de yansıyor tabi, kısa ve arayış dolu. Bu arayış sırasında yolu BDSM'den geçenler oluyor, muhtemelen bu yazıyı okuyan siz de bunlardan biri olabilirsiniz.

Bu yaşlarda kişilerin evlilik hayatına bakışı da olduğundan fazla mükemmelleştirilmiş veya en azından idealleştirilmiş olduğundan, bu kavramı eskitmemiş olduklarından benim hem nasıl evli hem de BDSM'yi dışarıda yaşamakta olduğumu anlamakta güçlük çekiyorlar. Bu konuda bazen onlar beni suçlamakta, bazen hakaret edip fırça bile atmaktan çekinmezken ben onları suçlamıyorum. Orson Welles'in bir şarkısı vardı; "Ben genç olmanın ne olduğunu bilirim ama sen yaşlı olmanın ne demek olduğunu bilmezsin" gibi. Hani o kadar da yaşlı değilim ama idealist olup da BDSM konusunda bana yazmalarını da ben anlayamıyorum...

25+ tercihimde etkili bir konu da BDSM'den önce insanların normal bir cinsellik sürecini tatmış olmaları, buna rağmen bir arayışa girmiş bulunmaları gerektiğini düşünmem. Varsaymak zorundayım ki bana yazan insanlar 18'leri civarında cinsellliği aktif yaşayabilmişler ve 25'lerine geldiklerinde bu işin öyle veya böyle alternatiflerini aramak durumuna gelmişler.

Cinselliğim daha yeni bir olgu olduğu gençler için BDSM'ye ilginin sadece bir merak konusu olduğunu düşünüyorum. Bence aslında biraz da yanlış bir merak, sert seks ile BDSM bu konuda biraz birbirine karışmış oluyor bu yaşlarda.

İlerleyen yaşlarla insanlar cinsellikte bazı eksiklikleri veya yeni heyecanları aramak için yelken açıyorlar (bir genelleme daha). Çocuğunun olması, cinsel partnerlerin birden fazla olabilmesi hayatın bazı unsurları olarak kabul edilebiliyor. En azından "vardır bir nedeni ve beni de ilgilendirmez" denilebiliyor.

Tabi yaşı 30'ları bulmuş ancak cinsellik konusunda 18'inde gibi taze olanlar da yıllarca böyle taze kalabilenler de var. Bunun tersine 20'sine varmadan hayatın sillesini yemiş olanlar da. Ama ister gecikmiş tecrübe olsun, ister erken gelen tecrübe olsun, yıllar evet, bazı şeyleri değiştiriyor.

Bana 18 altı olarak yazanlara daha çok çocuk muamelesi yaptığımı 18-25 arası olanlara biraz kültürel öğretmenlik yaptığımı (BDSM'nin aslında aradıkları şey olmadığı sonucuna varmaları ile sonuçlanması ile) söyleyebilirim. 25+ üstü için potansiyel bir partner gözüyle baktığımı belirtmeliyim.

2 Mayıs 2015 Cumartesi

BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - III

İki taraftan çıplak omuzlarına değen parmakları hissetmişti kadın. Yavaş yavaş kollarını izleyerek aşağı doğru iniyordu bu his. Efendi kadının bileklerine geldiğinde durdu, bileklerini sert bir şekilde kavradı ve arkasında kalçalarının üzerinde birleştirdi.

Kadın, üzerindeki ince geceliği zar zor hissetmesine rağmen yukarı kaldırıldığını hissetti, geceliğin geniş dekoltesinin kolaylaştırdığı şekilde boynundan çıkarılıp ellerine kadar geldiğini hissetti. Gecelik, arkasında ellerini bağlar durumdaydı. Efendi geceliği biraz daha sıkıştırdı ve bağ olarak kendiliğinden çıkmayacak halde bıraktı. Kadının elleri arkasında bağlıydı.

Sert bir emirle irkildi kadın; "Bacaklarını arala"... Kadın araladı... Ses boynunun yanındaki ağızdan gelecek kadar yakındı."Dediğimi doğru yap, arala...". Efendinin yeterli bulmadığını anlamıştı, iki yana daha çok açtı kadın. Bu hareket onu uyarmıştı, ıslanıyor olmalıydı. Bunun hayali bile onu titretebilirdi ama gerçeğe geldiğinde durum biraz farklıydı. Merak duygusu cinsel hisleri ile karıştığında farklı bir etki yaratıyordu, neler olacağını merak ediyordu.

Kalçalarının yuvarlıklarında ellerin dolaştığını hissediyordu. Boynunu hafifçe geriye attı kadın, bunu bilinçli yapmamıştı, belki de bilinç dışı bir mesajdı. Öyle görünüyordu ki mesaj alınmıştı, kulak memesine önce dudaklar değdiğini hissetti, sonrasında ise dişlerin arasında kaldığını... Eller bedeninde yukarı doğru kaymıştı, göğüslerine ulaşmış, meme uçlarını parmaklar arasında tutuyordu. Meme uçları pek alışık olunmadık şekilde sıkılıyordu, hiç kimse daha önce burasıyla bu kadar acımasızca oynamamıştı.

O beden nedensizce ani bir şekilde kendisinden ayrıldı... Efendisine bir kusur yapmış olduğu endişesine kapıldı kadın. Neyi yanlış yapmış olduğunu düşünüyordu. Aradan dakikalar geçti, bir süre sonra kulaklarına kulaklık takıldığını hissetti. Arka planında doğadan sesler olan new age türü bir şeyler çalıyordu, daha önceden çok ilgisini çeken bir müzik değildi bu ancak gözlerindeki eşarptan dolayı görememesi ile birleştiğinde bütün mesaj ortamı artık bedeni olmuştu.

Önceki bölüm Sonraki bölüm





BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - II

Daha önce yatak odasının kapısının gıcırdamakta olduğunu hiç fark etmemişti, kapı gıcırdayarak aralandı. Kadın nefesini tutmuş her sesi dinlemeye çalışıyordu.

Bir süre hiçbir şey olmadı, adam kadının nefesini tutmuş, stres içinde beklediğini iyi biliyordu ve bunun fiziksel ve psikolojik bir dayanma noktasını beklemeye kararlı görünüyordu. Bu aynı zamanda kadının rahatlama ve "tamam, devam edelim" sinyaline kadar; derin nefes alışverişine kadar devam edecekti.

Kadın derin bir nefes aldı verdi, bu bir "hazırım" sinyaliydi. Nefesini verirken "ne olacaksa olsun" diye düşünüp vermişti zaten. Verip aldığı o solukla başka bir dünyaya adım atmıştı sanki... Gerçekten O'na şu anda teslim olduğu geçiyordu aklından.

Sessizliği adamın sert sesi bozdu... "Kalk ve duvara yüzünü ver"... Bu ilk temas sayılabilirdi... Adamın sesi çok yakından geliyordu.

Üzerinde incecik bir gecelik vardı, önceki konuşmalarında çıplak olunmasını istememişti efendi. Ancak üzerinde de tek giysiden başka bir şey olmaması konusunda bilgi vermişti, tek bir takı bile istemiyordu...

Kadın kalktı ve yatağın ayak ucu tarafında boş olan duvara doğru ilerledi. Bir süre sonra yatağın gıcırdadığını duydu, efendisi kendi boşalttığı yatağa oturmuş veya uzanmıştı. Muhtemelen kendisini izliyor olmalıydı.

Kadın ne kadar süre geçtiğini bilmiyordu, kalbinin temposu sakinleşmiş ve düşüncelere dalmıştı. Arkasında kendisini birinin sürekli olarak izliyor olması fikri ona çok normal gelmeye başlamıştı.

Bir ara yatakta bir hareket sesi duydu ama bunu bir şey takip etmedi. Sanki efendi yataktan kalkmıştı. O ise artık nerede olduğu konusunda endişesiz sadece normal bir merak duyuyordu.

Boynunda bir nefes sıcaklığı hissetti. Efendi yakındı, hem de çok.

Kendi üzerine ne düşerse koşulsuz yapması gerektiğini düşündü...

Önceki bölüm Sonraki bölüm

1 Mayıs 2015 Cuma

BDSM Hikayesi: İlk Teslimiyet - I

Genç kadın ilk defa BDSM partnerle buluşacaktı. Daha önce bu adamla yapmış olduğu yazışmalar ve telefon görüşmeleri yanında bu gelişmeler kendisine çok ama çok daha canlı geliyordu. Çok uzun süredir BDSM konusunda araştırmış, bir bölümü porno olan çok sayıda filmden bunu öğrenmeye çalışmıştı. Bilgi, izleme ve hayaller ona artık yetmiyordu; BDSM'yi zihninde canlandırmak hoştu, sınırsızdı, her şey istediği gibi oluyordu seçimleri tesadüfi olmadığından. Gerçekten bunu yapabilmek ise hep bir mit olmuştu ve bir yandan biraz ürpertici, bir yandan da komik ve suni geliyordu. Henüz yaşamamış olduğundan buna dışarıdan bakarak bu şekilde algıladığının da farkındaydı.

Kafasından bu düşünceler geçerken dairesinin kapısı apartmanın girişinden çalındı... Gelen o olmalıydı... Kapı açma düğmesine bastı. Zor duruma düşürecek kötü bir tesadüf yaşanmaması için kapıyı çaldıktan sonra mesaj da atacaktı. Daha önce konuşulmuş olduğu üzere cep telefonuna gelen SMS'in sinyalini duydu genç kadın, heyecandan içeriğine bile bakmadan daire kapısını araladı. Asansörün sesini dinledi, kendi katında açıldığında kapıyı aralık bırakarak hızlı bir şekilde yatak odasına koşturdu. Kılık kıyafet ile uğraşmadı, onları yarım saat önceden giymişti bile. Yatak odasında gözlerini siyah eşarp ile bağladı ve sırt üstü olarak yatağa upuzun uzandı.

Kadının yapacağı, yapması gereken bir şey yoktu. Bu saatten sonra artık başına gelecekleri kendisinin belirleyemeyeceğini, belirlemeye kalkarsa beklediği tatmini tam tersine olumsuz hale getireceğini biliyordu. Kaderi başkası, o adam çizecekti artık.

Yatak odasına giden koridordan sakin sakin yürüyen ayak sesleri gelirken yatağına uzanmıştı... Bekliyordu...

Sonraki bölüm

15 Şubat 2015 Pazar

Bu Nasıl Bir Kafadır?

Gencecik kıza vahşice tecavüz etmek, onu hunharca öldürmek. Nasıl bir kafaya sahip olmalı insan bunu yapabilmek için? O sıfat bulamadığım yaratığın yerine kendini koymaya çalışmak falan nafile, kendini evde sizden kaçan bir hamamböceğinin yerine koymak bile mümkünken bu insan dışkısından pis ve değersiz herifi, herifleri anlamak insan için mümkün değil.

Yolculuk yapacağını, son durağına varacağını sanırken araçtaki bir takım yaratıklar tarafından tecavüze uğrayıp feci şekilde öldürülen kızımız Özgecan'dan bahsediyorum.

Bir de tahrik etmiştir falan gibi saçmalayan kafasını o adamdan veya adamlardan daha az sakat görmediğim kişiler çıktı.

Bu karşılıklı zevkler için fanteziler üzerine konulu bir blog, herkes gönüllü ve yaptığında istekli. Ama nasıl bir kafa yapısıdır bu katillerinki, onları savunanlarınki, biri lütfen anlatsın.

Dokuz yaşındaki kız çocuğu ile evliliği (adı evlilik, kendisi tecavüz) konu edenlere daha sıra gelmedi, o kafa da bu potansiyelde, belli.