6 Mayıs 2014 Salı

Şerefe Vakum Seti

Ne acayip bir isim verdim ben diye düşünürken önce resmini vereyim sonra anlatayım diyorum.


Büyük resimdeki silindirler rakı bardağı, evet, Anadolu'muzda ve hele Trakya'mızda neredeyse her yerde bulabileceğimiz standartta bardaklar. Sadece dipleri delinmiş durumda. Resimdekiler dipleri yukarıda olacak şekilde çizili.Delik çapı yaklaşık olarak 3mm kadar. Bu ölçü bir akvaryumcuda bulabileceğiniz "hava hortumu eki" çapında, oraya akvaryum hava hortumu takılacak.


Peki bardağı nasıl deleceğiz? Elinizde Proxxon veya Dremel türü bir el frezesi varsa buna aşındırıcı uygun freze bıçağı takıp bardak dengesiz ısınıp çatlamasın diye "yağ içinde" delmek mümkün, ben öyle yaptım, su da olabilirdi ama yağ daha uygun malzeme, zeytin yağı bile olabilir. Bunu yaparken hiç bardak feda etmem gerekmedi, ancak delerken yüksek devir kullandım, bundan dolayı delerken  çalışma yeri civarı adeta akkor oldu, ortalığı da yanık yağ kokusu kapladı tabi. Eğer böyle bir imkanınız yoksa yine elmas uçlu ince matkap kullanabilirsiniz ama işlem çok daha uzun sürecektir. Sabrınız yoksa bardağı kırabilirsiniz. Delmek sanırım bu işin en zor bölümü. Ben deldikten sonra hava hortumu ekleme parçasını çok sıkı takabildim, plastik olan bu parça esnek olduğundan sıkı sıkıya girdi deliğe.


Bundan sonrası daha basit iki akvaryum hava hortumunu T boru ile birbirine bağlıyorsunuz, bunun birleşim yerine bir check-valve (çek valf) koyuyorsunuz. Yönü bardaklardan hava çekilecek ama bardaklara gitmeyecek yönde olacak. Bu pompalarken oluşan vakumu tutabilmek üzere bir supap işlevi görecek, geriye hava kaçırmayacak.

Bunun üstünde bir T boru daha var, bir ucunda yine check-valve, onun yönü de havayı dışarı verecek yönde. Pompalarken enjektördeki hava dışarı atılsın diye.

En uçta (resimde tepede) bir enjektör var, bu enjektörün en az 10ml olmasını öneriyorum, çok daha büyük olanlar da var (mama şırıngası diye satılıyor) ama az enerji ile daha çok vakum istiyorsanız küçük olmalı, çok sayıda enjektör hareketi ile olsun diye. Çok küçük seçerseniz çok az kuvvet gerekeceği için farkına varmadan biraz fazla can yakabilirsiniz, yara açabilir, kalıcı zararda bulunabilirsiniz.



Uygulamada yapmanız gereken;
1- memelere vazelin veya bebek yağı sürüp kayganlaştırmak.
2- meme başını içine alacak şekilde bardakların ağzını göğüse kapamak
3- Enjektörü çekmek
4- Kontrollü bir şekilde enjektörü doldurup boşaltarak vakumu arttırmak. Enjektörü ittiğinizde hava check-valve'dan çıkaracaktır. Çektiğinizde ise bardaklardan enjektöre gelecektir.

Tedarik edilecek malzemelerin resimleri soldaki gibi, tamamını akvaryumcudan veya pet-shop'dan tedarik edebilirsiniz.

Yaklaşık maliyeti 40 TL'yı geçmez, rakı bardakları pahalı tipten değilse tabi.



MALZEME
2 rakı bardağı
2m Akvaryum hava hortumu
2 Hava hortumu check-valve
1 Ad 10ml enjektör (iğnesi kullanılmıyor)
2 Hava hortumu T parçası
2 Hava hortumu ekleme parçası

UYARILAR
- Her şeyden önce kullanırken sakın abartmayın.
- Bu aparat göğüslerde geçici veya kalıcı iz bırakabilir. Dikkatli kullanın.
- Partnerinizi korkutuyorsa veya istemiyorsa asla kullanmayın.
- Acil durumda vakumu tahliye edebilmek için kesici bir alet, tercihen keskin bir makas bulundurun.
- Bardak kırılırsa ciddi yaralanma olabilir, bardaklarda çatlama vb. olup olmadığını mutlaka inceleyin.
- Sözsüz alarm verilebilecek bir safe-word kullanın, mesela elde tutulan ve bırakıldığında derhal duracağınız bir pinpon topu gibi.
- İlk yardım malzemesi bulundurun veya yerini önceden bilin (Bunu zaten her durumda yapsanız iyi olur).

İş yerinde BDSM Hikayesi - 3

Önünde dikilmekte olan Yeliz'in eteğini yukarı doğru sıyırdı Sabri, bedeni soğuktu ama en soğuk yeri kalçalarıydı. Biraz masajdan sonra göğüslerini elbisesinden çıkarmasını emretti Sabri, elbisesini çıkartmadan. Yeliz efendisinin dediğini yaptı, Sabri külotu çıkarmayı ona bırakmamıştı. Üstünde içinden taşırılmış göğüslerini sıkıştıran, alttan da yukarı çekilmiş elbisesi garip görünüyordu. Sabri elbisesinin üstünü çıkarmasını söyledi, elbisenin üstü sutyenle beraber çıkarıldı.


"Ağzını özledim" dedi Sabri, mesaj netti; Yeliz eğildi efendisinin fermuarını açtı, sertleşmiş organı oradan çıkarmak onun için efendisinin yardımı olmadan mümkün değildi, bu nedenle Sabri'nin desteği ile pantolonun üst kısmı açıldı ve görev icra edilmeye başladı. Sabri oral seks sırasında dişlerin organına temas etmesinden nefret ederdi, Yeliz buna çok dikkat ediyordu, daha önce ilk buluşmalarında ciddi fırça yemişti bu yüzden. Sabri arada elinde kalan su bardağını Yeliz'e verdi, "ağzını ıslat" dedi. Kadın ağzına aldığı suyu taşırmadan görevine devam etti. Yeliz'i masanın altına aldı. Genç kadın biraz zor sığmıştı oraya aslında, özellikle başını pek kolay hareket ettiremiyordu, ama görevin zorlaşması aldığı zevki azaltmamıştı. Sabri bir süre bu şekildeyken bilgisayarda internette sörf etti, Yeliz'i en çok uyaracak olanın ona şifresini sorması olduğunu biliyordu, bu soru Yeliz'i doğrudan aşağılamaktı, efendisinin onu o anda, kendisi güç bela performans gösterirken çok da umursamadığını hissetmesi zevk alacağı bir şeydi ancak halen arada su içmesini isteyen sesi duymak kendisinden haz alındığı hissini tazeliyordu. Bu, kendisini kadın olarak değil, efendisinin bir aracı olarak görmesi güzelliğini veriyordu.

Sabri sıkıldığında onu oradan çıkardı. Üstündekileri tamamen çıkartarak masasının karşısındaki duvara dayalı olarak durmasını istedi. Bu sırada Sabri ayağa kalktı ve diğer masanın üzerine konulmuş olan çantasını karıştırmaya başladı. Bu çanta değil, küçük bir spor valizdi aslında, gerekli olacak, önceden öngörebildiği plana göre hemen her türlü malzeme içindeydi. Daha önce yaptığı göğüs vakumunun daha iyisini yapacaktı. Yaptı da, bu sefer arkasını delip akvaryum hava hortumu bağladığı  rakı bardaklarını göğüslerine oturttu, supaplı düzenek aracılığı ile göğüslerinden hava vakumlamaya başladı.

Devam edecek


4 Mayıs 2014 Pazar

İş yerinde BDSM Hikayesi - 2

Efendi sözleşmiş oldukları günde yola çıktı, kadının ofisinin olduğu yere ilk defa gidiyordu, bir yolculuktan ve şehir içinde birkaç hatalı giriş çıkıştan yaptıktan sonra yolu buldu.

Ofisin bulunduğu tesisin girişinde güvenlik vardı ve kapı girişinde en azından adetten olmak üzere aracı ile gelene geçene kim olduğu, kiminle görüşeceği soruluyordu. Sabri'nin güvenliği aşması hiç zor olmadı, öncelikle güvenliğin bir ziyaretçi geleceği konusunda bilgisi vardı, ancak buna pek gerek kalmamıştı. Düzgün iş kıyafeti ile gelen, pek de toy görünmeyen Sabri'ye aracı durdurduğunda kime geldiğini bile sormayacaklardı, belli ki bu ciddiyette geçenler sadece üst düzey müdürler ve patronlardı. Sabri'nin çok lüks olmayan ancak sosyal konumunu belli etmeye yeterli kalitede olan arabasının penceresinden sert ama samimi ses tonu ile "Günaydın" demesi yeterli olmuştu, "Günaydın efendim, gideceğiniz yer konusunda yardımcı olabilir miyim?". Aynı sert ama kibar ses tonu ile "Teşekkür ederim" dedi Sabri, "Gideceğim yeri biliyorum".

Ofise yaklaşınca bir kaç telefon konuşması oldu Sabri ile Yeliz arasında. Bunlar tamamen ofisin yerinin bulunmasına yönelik, kısa, adeta resmi bilgi alışverişi niteliğinde görüşmeler olmuştu. Telefonda her ikisi de birbirlerine karşı o kadar rahat değillerdi.

Tarif edildiği park yerine girildiğinde kölesi Sabri'nin aracının yanına geldi, her zamanki ağır olan çantasını aldı ve binanın içine girdiler. Bina içindeki kapıların çoğu kapalıydı, koridorlarda, merdivenlerden çıkarken bile hiç kimse ile karşılaşmadılar, birkaç açık kapının önünden sessiz ve hızlı adımlarla geçtiler. Ofisin kapısına varmışlardı. Yeliz anahtarı ile kapıyı açtı, içeri girdiler. O ana kadar neredeyse hiç konuşmamışlardı. Sabri tipik emreder ses tonu ile "Yandaki mi senin masan?" diye sordu, "Evet efendim" cevabını aldı, geçti o masadaki koltuğa oturdu. Oda yaklaşık 10-15 metrekare küçük bir ofis odasıydı, üç çalışma masası sığdırılmıştı. Yeliz uygun bir yere çantayı bırakmaya yeltendi, "çantanız için burası uygun mu efendim" dedi, Sabri evet anlamında sessizce başını salladı, "bıraktıktan sonra gidip bana bir bardak su getir" dedi, kadın "emredersiniz" dedi ve su getirmek için odadan çıktı. Bir süre sonra döndüğünde Sabri psikolojik hazırlığını tamamlamıştı. "Yaklaş bana" dedi, elindeki suyu aldı, "ayakkabılarını çıkar" dedi. Yeliz ayakkabılarını çıkardı, öylece bekliyordu, efendi hiç acele etmiyordu, onu biraz bekletti, suyundan yavaş yavaş yudumlar aldı.

Devamı var


3 Mayıs 2014 Cumartesi

İş yerinde BDSM Hikayesi - 1

Bir iş yerine cinsellik, dinsellik veya siyaset karıştığında işin boku çıkar. Ne iş yerleri duydum, gördüm sanki kerhane. İş yapabiliyorlar mı diye merak ettim. Evet.. "İş" yapabiliyorlarmış...

Kerhane benzetmesinde bulunurken genelevlerde çalışan zavallı kadınları benzetmekten utanıyorum tabi. Bahsettiğim yerlerde iş parayla olmuyor, kariyer kavgaları, patronun cazibesi, cinsellik kokuları ile birleştiğinde iş yerinde bir defa cinselliğin, cinsel gösterilerin başlaması diğerleri için de bir tetikleme oluşturur ve iş yeri oldukça seksi bir mekana dönüşüverir.

Bu arada bir iş yerinde mini etek giyiliyor olması bu iş yerinin böyle bir yer olduğu anlamına gelmiyor. Peşin söyleyeyim.

Buradaki hikaye bu türden bir yerde geçmiyor. Daha masum, başkalarının izlenmesinden uzak gizli bir hikaye.

Uzun bir aradan sonra soğuyan ilişkilerinin ardından efendinin daveti üzerine tekrar bir araya gelmek için can atıyordu genç kadın. Efendinin de bir istediği vardı ki tekrar "bu aradan sonra tekrar başlayalım mı" diye sormuştu. Diyalog başladı, eski havalarını buldular kısa bir sürede.

Yeliz efendisini evine davet edemiyordu, bekardı ve ailesi ile yaşıyordu, sürekli bir aradaydılar. Efendinin durumu da bundan pek farklı değildi, tek farkı bekar olmamasıydı.

Son zamanlarda kiralık mekanlar artık BDSM için pek güvenli değildi. Otel odaları BDSM için çok sıradan yerlerdi. Sürekli bir mekan bulundurmak pahalı bir işti ve ne yazık ki yine güvenli sayılmazdı. Yeliz o denli özlemişti ki efendisi Sabri'yi fırsatı kendisi yarattı. O dönemler iş yeri Yeliz'in yalnızlığını paylaşacağı kadar tenha oluyordu, ofisini paylaştığı arkadaşı bile tatildeydi, o oradaydı ve yalnızdı ve birlikte olacak yer yoktu... Bu nasıl bir saçmalık diye düşündü. "Ah keşke o burada olsaydı şu an" diye iç geçirdi.

Bir gün bunu efendisine çıtlattı. Yeliz'in ofisi komşu bir şehirdeydi, efendiden araba yolculuğu ile yaklaşık 3 saat kadar uzaktaydı. Gelir misin? diye sordu. Sabri "kimsenin olmayacağına, bir süpriz yaşamayacağımıza emin olamıyorum pek" dedi. Ancak boş da durmadı, mekanın resimlerini çektirtti ve inceledi ve acil bir durumda toparlanılacak önlemleri alabileceğini hissetti. "Peki, günü söyle o zaman" dedi...

devam edecek....