31 Ekim 2012 Çarşamba

Bir defa email yazıp ortadan kaybolanlar

Bu ara moda oldu, bana blog aracılığı ile bir mail gönderdikten sonra ortadan kaybolmak. Yazdılarının cevabını ruhi durumuma göre bazen ilk tanışan insanlara özgü bir saygı çerçevesinde sizli bizli,  bazen de samimi bir hava içinde esprili olarak benden alan ancak bu maile cevap dahi yazma olgunluğunu taşımayan kişilere sıkça rastlar oldum.



Arkadaşım, madem bana yazma istekliğini gösteriyorsun, cevaba da bir cevap ver bari. Bunu tipik bir Z kuşağı bencilliği ve özürlülüğü olarak yorumlamanın ötesinde bazı olasılıklar düşünür oldum.
  • Medeniyetten uzak bazı maymular (muhtemelen şempanze) Afrika'da turistlerden ele geçirdikleri notebook'lar ile mail yazıyorlar, sahibi notebook'u bulunca bir daha yazamıyorlar tabi. 
  • O kadar sub'lar ki daha ilk mailde bütün işleri master'a bırakıyorlar, sonraki bütün mailleri yazmak da dahil.
  • O kadar unutkanlar ki bana yazmak için açtıkları email adresinin şifresini unutuyorlar.
  • Bu onlarca mailin sahibi sadece bir kişi ve benimle kafa bulmak veya benzeri amaçla yapıyor.
  • Bunlar birden fazla kişi ve benimle kafa bulmak için yapıyorlar.
  • Gerçekte ikinci maili yazacak kadar Türkçe bilmiyorlar, birincisini google translate ile yazıyorlar.
  • Birilerinin kendileri için mucize yaratmasını, kafalarını okuyup maildeki bazı sihirli sözcükler ile kendilerini hipnotize etmesini bekliyorlar.
  • Aşırı derecede korkaklar, ne istedikleri konusunda kendilerine güvenemedikleri için bir an için (muhtemelen içip veya otlanıp) cesur olup mail gönderiyorlar, sonrasında realite kendilerini korkutuyor ve kaçıp siniyorlar. 
  • SAM'ler, ama amatörler, kızdırdıktan sonrası olacakları planlayamıyorlar...
  • Aslında sadist efendi, başka efendileri çekemiyorlar...
  • Aslında tutucu tipler, sinir ederek sindirme peşindeler.
  • Okumaktan acizler, önce yazıyorlar sonra profilimi okuyorlar.

Daha birsürü ciddi veya esprili yorum yapabilirim ama bir önerim; siz onlardan olmayın, eğer cevap verme olgunluğunu göstermeyecekseniz lütfen hiç yazmayın. Bir Z kuşağı bencili iseniz kendinize gelin, böyle yaptığınız sürece sizi kötü ve hayal kırıklıkları ile dolu bir dünya bekliyor. Sadece burada değil, iş hayatında ve özel hayatınızda da sizler için üzülüyorum. Biz geçmişimizden biliriz, iletişim medeniyettir ve iletişim karşılıklı etkileşimli bir olgudur. Hayatta başarılar...

29 Ekim 2012 Pazartesi

Biri sizden kendisine tecavüz etmenizi isterse

Fantezi alanları içinde tecavüz edilme fantezisi de var. Bazıları bundan önemli oranda zevk alıyor. Bazıları tanımadığı kişilerle bunu yaşamak istiyor. Bunu isteyene yapmak birisine tecavüz etmekten, aslında suç işlemekten çok farklı birşey. Ancak nedense bir şüphe ile bakarım bu tür isteklere, çünkü tecavüz yasal olarak bir suç ve bunu fantezi edinmişlerin isteği aslında bir cinsel fantezi olmakla birlikte istemeyenlere yapmak ahlak ve vicdan dışı. Burada tecavüzün erkek tarafından kadına yapıldığını varsayıyorum tabi.

Biri sizden böyle birşey isterse bakın size bazı olasılıklar;
  • Gerçekten bu tür bir fantezisi vardır. Yaparsanız mutlu olacaktır.
  • Sevmediği, hayatını bildiği ve intikam almak istediği birini adres gösteriyordur.
  • Erkek düşmanıdır, kim olursa olsun birilerine tuzak kurmayı istiyordur.
  • Normal biçimde erkeklerle birlikte olmaya çekiniyordur ve bu yolu denemeye karar vermiştir.
  • Kimse cinsel olarak kendisine yaklaşmıyordur, beteri de olsa kabulümdür diyordur.
  • Başından faili meçhul bir tecavüz olayı geçmiştir birilerini sapık yerine koyup içeri tıktırmak istiyordur.
Ben böyle bir isteği karşımdakini tam tanımadan yerine getiremem, getirecek kadar gözü kara olan varsa buyursun yazsın...

23 Ekim 2012 Salı

BDSM ve Empati

Empati; "Kendini karşındakinin yerine koyma" eskiden beri sosyal psikoloji ve psikoloji konusunda aşina olduğum ama açıkçası beni en fazla BDSM konusunda meşgul etmiş bir konudur. Sosyal hayatta empatik olmak sizi yere götürebilir: (1) karşındaki ile daha iyi bir iletişim kurmaya, (2) karşındaki kişinin maymunu olmaya, yani kendinizi iyi niyetiniz ile başkalarının doğrularına programlayıp kendi doğrularından ve çıkarlarından (aslında hayatınızın gerçek gerçeği doğa kuralları olması nedeniyle karşınızdakinden daha önemli olandan) vazgeçmeye.

BDSM ilişkilerinde efendilik/kölelik ile sadistlik/mazoşist'lik ayrı yerlere konulmalıdır, arada mutlak ilinti vardır (eden/bulan ilişkisi, başka bir ifade ile dom/sub ilişkisi) ama şart değildir. Arada empati konusunda kesin bir paralellik olmasından yola çıkarak bu konu başlığında efendi/köle kavramını her ikisini de içerecek şekilde, gerçekte dom/sub yerine kullanacağım, isteyen istediğini istediği yere koysun. Ben bugüne kadar mazoşist bir efendi görmediğim gibi sadist bir köle de görmedim (SAM*'ler hariç).

Görüşümce tıpkı sosyal ilişkilerde iletişimi kolaylaştırmasının hedeflenmesi gerektiği gibi BDSM'de empati sadece ölçülülük ve karşılıklılık sağlamayı hedeflemeli. Burada bir doğru soru "Bir efendinin köle isteklerini, bir kölenin efendi isteklerini anlaması gerekir mi?" olabilir.

Püf..., zor bir soru... Öncelikle efendinin köle gibi kölenin de efendi gibi hissedebileceğini hiç sanmıyorum. Zaten empatinin tanımı da bu değil. Empati; bir kişinin başkası gibi davranmasını değil, onun nasıl düşünebileceğini, değerlerini anlamasını içerir, bir çocukla empati sağlarsanız bu çocuğun nasıl düşüneceğini anlamak gibi olur, çocuk gibi düşümek değil. Yani kısaca değerleri anlama sürecidir empati, bu yaklaşımda "kendini başkasının yerine koyma" tanımı bir miktar anlamsız kalıyor.

Bir efendi kölesinin isteklerini dikkatle dinleyip bunları (aslında bunlar kölenin sınırlarıdır) her zaman dikkate alırsa kendisi de bir köle olmak zorunda kalmaz, zira kölenin beklentisi de güven ve kendi istekleri ile uyumdur aslında. Kendisi dikkate alınacaksa köleliğe razıdır ve isteklidir, yoksa neden bu oyunu oynasın, at yoldan geçen bir arabanın altına kendini, aynı şey. Kontrolü verecekse kontrolün sınırlarına uyulacağını bilmek ister. Bu güven ilişkisi gerçekleştiğinde kendi kontrolünü tam olarak (kölelerin özlemi) verebilecektir. Bu kadar basit birşeyi bilmek (öncelikle sorarak) ve buna prensip olarak her zaman (iletişim sırasında da, BDSM ilişkisi sırasında da) uymak yeterlidir ve gereklidir bir efendi için, köle olmaya gerek yok. Yoksa efendi adamı  bozar kölelik :-) Tabi burada "efendi adam" sözün gelişi, bir cinsiyet belirtmiyor, ne dişi efendilerimiz var Anadolu anasından, kadın ağalardan az olmasın).

Bir köle içinse durumun benzer olduğunu söyleyebilirim ama bundan ötesi, empati duyması gerekenin nasıl empati duyacağı konusunda empati kurmak gibi karmaşık hal aldığı için beni aşıyor :-). Ancak diyeceğim şudur ki; Köle karşısındakinin kontrolü istediğini bilmelidir ve efendisine her durumda uyum gösterebilir olmalıdır.


*SAM: Smart Assed Masochist: Kurnazlık, fettanlık vb. her türlü yolla sadisti yoldan çıkarıp emeline ulaşmak (sadistin ilgisini çekmek) isteyen mazoşist. Sinirlendirme ve kızdırma ana araçlarıdır denilebilir. Her sadistin harcı değildirler, özellikle ayarı kaçırdıklarında kendileri ve ilişki için tehlikeli olabilirler. Görüşümce; her şeyi naza alıp karşıdakini azdırmayı ve kendisine daha çok yöneltmeyi hedefleyen Kezban kızlarımızın yaptığına paralellik kursak yanlış olmaz, ama benzerlik için sadece, Kezbanlarımızın bir tür mazoşist olduğunu falan söylemiyorum, hatta tersine bazen sadist olduklarını düşünüyorum diyebilirim :-).

9 Ekim 2012 Salı

Uzaktan Kölelik

Bir kölenin efendisine verebileceği en güzel şeylerden biri de sürekli aitlik hissidir. Aramasa da sorulmasa da ait olduğunun bilmesi, her zaman herşeyi yapabileceğini, yaptırabileceğini bilmek güzel birşey. İşte bu gerçek kölelik.
Eski bir şarkı vardır, biraz gariptir ama, "gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür" diyen. Ona benziyor sikmesek de bağlamasak da o köle sizin kölenizdir.

Bu durumu gerçek seanslara taşımazsanız ne kadar öyle kalabilir bunu da sorması lazım tabi efendinin :-)

Doğrusu bu konuda verdiği rahatlık konusunda Ezgi mükemmel bir skor sergiliyor. Güzel iri memelerini, efendisi için genişletmeye çalıştığı anallarını efendisinin bilmesi konusunda tam bir güven içinde. Efendisi de onun bu güvenini boşa çıkartmıyor.

2 Ekim 2012 Salı

Efendinin Yeni Ezgisi...

Ezgi... Kendisi geçtiğimiz aylarda çıkageldi... Mail-chat karışımı başlayan iletişim kısa sürede bir efendi köle ilişkisine döndü. Aslında itiraf etmeliyim bu kadar hızlı gelişeni hiç olmamıştı. Bunda benim tecrübemden çok O'nun bu konuya hasretinin etkili olduğunu düşünüyorum. Yaptığım tek şey neredeyse sadece ilk aşamada cesaret vermek ve saygın efendiliğimi koruyarak icra etmek oldu. Şu anda tam anlamı ile emrim altında.

Bazıları sadece cinsellik için gelir kapıma ama bu öyle değil, gerçekten bana kendimi efendi gibi hissettirecek özelliklere sahip.

Keşke şu sıralar daha fazla vakit ayırabilsem diyorum, bu konuda yazmaya devam edeceğim.