Benim dil bilgime göre köle mevcut bir durumu, statüyü ifade eder, yani kölenin kölesi olduğu ve bu kişiye karşı bazı mecburiyetleri borç edinmiş kişidir köle. Teslimiyetçilik ise bir ruh durumunu ifade eder, biri ile ilgili olsun olmasın kendini teslim etmekten hoşlanır, bundan haz alır. Teslimiyetçiye itaatkar da deniyor.
Teslimiyetçi bir kişi veya kişiler ile teslimiyetçi yönünü ilgilendiren bir kişiye kontrolünü verdiğinde köle statüsüne erer.
Bazıları aynı şekilde benzer anlamlı "Efendi(Master)/Baskın(Dominant)" çifti için de konu ederler ve inanılmaz sevgili okurlar, inanılmaz, Türkçeden uzak, mantıktan yoksun ne tanımlar yaparlar ne tanımlar. Master ikinci düzeymiş de, Dominantlık şöyle olanmış da.... Başkalarını da kandırırlar, "aman ne çok biliyor, ne kadar da teknik bir kişi" diye görünmek için. Efendi kölenin karşıtıdır, iki kişilik sosyal psikoloji etkileşimindeki emir veren kontrol eden statüsündeki kişiye verilen addır, yani bir statüdür. Dominant (ben "baskın" diye çevirdim ama böyle de pek duymadım açıkçası, direkt dominant deniyor genelde) ise bir yine bir ruh halidir, başkalarını kontrol etmeyi, üstte olmayı seven ve tercih eden bir ruh hali. İster BDSM dahilinde bir kişi ile etkileşim halinde olsun ister olmasın, ruh hali böyledir.
"Ha, ben dominant hissediyorum, ama sanal olarak bunu uyguluyorum, şimdi ben efendi miyim? Dominant mıyım?" diyen olursa, artık kusura bakmasın, ebesinin amı artık..., taksın kendi ismini kendine :-) Mesela Domhan falan diyebilir kendisine.
Sevgili teslimiyetçi Kate Kinsey şunları yazmış, müdahale altında google desteği çevirdim hızlı olsun diye, tereddüt edenler için yazının linki en sonda var açar bakarlar.
Yalnız... Bir şey dikkatimi çekti, köle ve teslimiyetçi arasındaki fark o kadar karışmış ki google dahi aşağıdaki başlığı "KÖLE VE KÖLE ARASINDAKİ FARK NEDİR?" gibi çevirdi ve ben düzelttim. Algoritması gereği insanların kullandığı şekline bakarak çeviriyor o garibim ve bu konuda insanların nasıl bir dramatize zihin karışıklığı yaşadığının da bir belgesidir bu.
----
TESLİMİYETÇİ VE KÖLE ARASINDAKİ FARK NEDİR?
Birisi bunu bana her sorduğunda cevap için bir kuruş alsaydım, bunu Karayipler'de bir plajda bir dizüstü bilgisayardan yazıyor olurdum.
Son zamanlarda bu soruyu cevaplamaya hep karşı koydum, çünkü başka birinin akla gelebilecek her açıklamayı tartışacağını biliyorum ve zamanımı daha tanımlanabilir felsefi argümanlar için harcamayı tercih ederim.
Ancak 97 yaşımda bir bunak olduğumda da insanlar hala bu soruyu soracağından (ve yine de cevap vermemek için ısrar edemeyeceğimden), şimdiden bu soruya “kesin” cevabımı yazabilirim ki beynimin ilgili bölümleri artık pelteleştiğinde“Bu tür şeyler hakkında düşüncelerinizi hatırlıyor musunuz?” diyen notlarıma başvurabilirim.
Peki, teslimiyetçi ile köle arasındaki fark nedir?
Size başkalarının ne söyleyebileceği veya söylediklerini söylerek başlayabilirim ve bu konuda şöyle diyebilirdim (Çevirenin Notu: Yazar burada anlamları açıklamıyor, sadece yapılan romantik tanımları eleştirmek için sıralıyor):
- Bir teslimiyetçi ortak paydada buluşur; ama köle öyle değil.
- Bir teslimiyetçinin sınırları vardır; bir köle, sahibinin kendileri için belirlediği sınırlar dışında tüm sınırları bırakmıştır.
- Bir teslimiyetçi her seferinde bunu seçerek itaat eder ve hizmet eder ve iradesini korur. Bir köle başlangıçta efendisine itaat etmeyi seçer ve daha sonra her zaman efendisinin iradesine sunar.
- Köle itaat kabul ederken, teslimiyetçi boyun eğmeyi kabul eder.
- Bir teslimiyetçi, D/s ilişkisi bağlamında bazı haklarını elinde tutarken, bir köle tüm hakları bırakmış ve gerçek bir mülk haline gelmiştir.
- Bir teslimiyetçi sahiplenilir, fakat köle bir mülktür.
- Bir kölenin mobilyaların üzerinde oturmasına veya kıyafet giymesine izin verilmez ve daima sahibinin ayaklarına diz çöker.
- Bir teslimiyetçi oyunu bitirmek için güvenli bir kelimeye (Ç.N.: Safe-word kastediliyor) sahipken, bir köle rızasızlığa rıza gösterir.
- Bir köle teslimiyetçi olmalıdır, ama her teslimiyetçi mutlaka bir köle değildir.
- Bir teslimiyetçi olmak, bir köle olan “nihai” boyun eğme durumuna giden yolda sadece bir adımdır (Ç.N.: Hah hah haaa).
- Bir köle “salt” bir teslimiyetçiden daha teslimiyetçidir. Teslimiyetçiler sadece oynar; köleler ise bu yaşam tarzını yaşarlar.
- Bir teslimiyetçinin bir köleye göre daha fazla öz saygısı vardır. Köleler ise çılgındır, çünkü aklı başında kim bir köle olmak ister ki?
Falan filan falan... Bu, yumruk yumruğa, saç saça baş başa kavgaların başladığı noktadır ve sonunda birileri nihai kutsal el bombasını fırlatıp atar : “Sen gerçek bir teslimiyetçi/köle değilsin!”.
Yukarıdaki tanımların hepsi aslında insanlardan duyduğum veya çeşitli kitaplarda, web sitelerinde okuduğum şeylerdir. Bazıları şu anda zaten bildiğim şeyler. Bazıları belirli bir kişinin yaşam tecrübesi ve kendilerini köle ya da teslimiyetçi olarak algıladığı biçim için olan tanımlardır ve aslında tamamen doğrudur. Bazıları ise tamamen saçmalığın dik alasıdır. Ama böyle demek beni nihai cevaba da yaklaştırmıyor.
Belki bir teslimiyetçi ile bir kölenin ortak yönlerini sorgulayabiliriz. Her ikisinin de kontrolünün en azından bir kısmını bir dominata teslim etme konusunda derin bir ihtiyacı ve arzusu vardır. Çoğu zaman buna “ihtiyaç duyarlar” çünkü güvenlerini, saygılarını ve (genellikle) sevgilerini kazanan bir Dominant'a hoşnutluk ve / veya hizmet sunma, teslimiyetçinin/kölenin yerine getirilmesinin ve memnuniyetinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Dolayısıyla, bu “ortak zemini” doğal şekli ile takip edersek, teslimiyetçi ve bir köle gerçekten de itaat etmeleri dışında aynıdır. Bir köle kendisini daha çok sahibine teslim eder.
Ah, ama, “daha fazlası” nedir? Kim daha az olandan daha fazla? Bir kez daha sıkıntılı bölgeye geri döndük çünkü herkes boyun eğme derecelerini (ve hatta ustalıklarını) ölçmek ve değerlendirmek istiyor.
Hepimizi bu büyük kademeli ölçekte görüyorum: Bir tarafta dominant, diğer tarafta teslimiyetçi. Dominant tarafın en ucunda, kişilikleri ve kontrol etmesi gereken efendiler, onları bir köle veya teslimiyetçi “sahibi olmak” ile gelen ek sorumlulukları üstlenmeye zorlar; ayrıca, deneyimleri onlara bu unvan hakkını kazandırmıştır.
(Ç.N. Bu yazıya sonraki bir bölüm ile devam etmeyi planlıyorum, aslı oldukça uzun).
Bu yazıyı https://www.katekinsey.com/the-difference-between-a-slave-and-a-submissive.html sitesinden yazarın Türkçe'ye tercüme iznini alarak yayınlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder