15 Şubat 2012 Çarşamba

Sadizm ve Mazoşizmde İsteklilik Üzerine

Geçenlerde Ejderha Dövmeli Kız'ın film versiyonunu seyrettim. Bu biraz düşündürdü beni. Filmdeki sadist karakter (ismini hatırlayamıyorum) film dahilinde sadist olarak tanımlanan bir karakter. Aslında bir katil, kurbanı istemediği için haz alarak acı çektiriyor ve kurbanını da öldürüyor...

Kendi sadizmimi ister istememez adamınkiyle karşılaştırdım, buna benzer bir yaklaşımım olabilir mi, bu mümkün olabilr mi? diye. Biraz kafa yorduktan sonra aslında konunun sadizm ile ilgili olmadığını kavradım. Karşılaştırma konusu aslında adamın acı çektirmesi değildi. Karşısındakinin isteklerini umursayıp umursamaması, temel yaşam hakkına saygısının olup olmaması konusuydu.

Yani iyi ile kötü arasındaki klişe, yıldız savaşlarının gücün iyi tarafı ve karanlık tarafı :-) konusuydu. Ben acı çektirmeyi seviyorum ama sadece karşımdaki partner bunu istiyorsa, ve bu eylem hayati bir tehlike oluşturmuyorsa... Eğer karşımdaki bunu istemiyorsa sadist bir yaklaşım uygulamak "sadizm" değil, insanlık düşmanlığı, bir geni eksik olma durumu olurdu sanırım. Açıkçası vicdanım açısından kendimi daha iyi hissettim bu ayrıma varabildikten sonra.

4 yorum:

  1. "Eğer karşımdaki bunu istemiyorsa sadist bir yaklaşım uygulamak "sadizm" değil, insanlık düşmanlığı, bir geni eksik olma durumu olurdu sanırım."

    Aslında aynı fikirde değilim sizinle.

    Zira "sadizm" Marquis De Sade den gelen bir terim.

    Sade ise, aşırı eğilimlerini, işkencelerini, sadece gönüllü insanlar üzerinde değil, buna hiçbir şekilde rıza göstermeyen kölelerine de uygulayan biriydi.

    Sade nin şiddet anlayışında "rıza" söz konusu değildi yani kısaca.

    Bu nedenle, rıza göstermeyen birine uygulanan şiddetin meşru olmadığı konusunda hemfikir olmakla birlikte, rıza göstermeyen birine uygulanan şiddetin "sadizm" olarak adlandırılamayacağı düşüncesine katılmıyorum.

    Çünkü kelimenin isim babası olan sade, şiddeti uygulamak için tek bir şarta ihtiyaç duyuyordu; uygulamayı istemek...

    Şiddetin her türlüsü "sadizm" dir. Fakat rıza ile uygulananı D/s ilişki olarak adlandırılabilirken, rıza dışı uygulanan şiddeti "barbarlık" olarak adlandırabiliriz.

    Fakat sonuç değişmiyor; ikisini de uygulayan kişi "sadist"tir...

    YanıtlaSil
  2. Detaylı yorumunuz için teşekkür ederim.

    Terminolojide haklı olduğunuzu söyleyebilirim, kesinlikle katılıyorum. Ancak Marquis De Sade'den bu yana çok zaman geçmiş olduğunu, BDSM'nin S'sinin yaşanış biçiminin rıza üzerine gerçekleşebilme olanağını önemli bir miktarda bulduğunu sanıyorum. Sanırım ki burada bahsettiğimiz konu cinsel eğilimli bir sadizm, karısını döven adamı, fiziksel gücü ilk fırsat bulduğunda zayıflar üzerinde prova eden, nefretini gücü yettiği yere uygulayanı BDSM kavramına sokmak da pek uygun olmaz diye düşünüyorum.

    "Şiddetin her türlüsü sadizmdir" ifadesi konusunda ise biraz daha düşünmek lazım gibi geliyor bana. Öldürmek, katletmek de ileri bir şiddet durumudur ama sadizm ile sanırım ki ilgisi pek yok.

    Yani evet, Sade'nin de bir geni eksik veya fazla olabilir :-) Ya mazoşitler? Bir anekdot ile bitirmek isterim;

    Birgün bir mazoşist sadiste yalvarmış;
    - Ne olur bana acı çektir... Çok istiyorum.
    Sadist;
    - Hayır, asla...

    YanıtlaSil
  3. bdsm aslında bir tür cinsel ilişki türü. bu tarz bir ilişkide her iki tarafında yapılacak uygulamaları kendi rızası ile kabul etmesi gerekir. ben saf sadistim diyip; oyun esnasında partnerinin fiziki ve ruhsal durumunu gözardı ederek sadece kendi zevkini düşünen biri varsa, ona kesinlikle master/misstres değil, işkence uygulayıcısı denir ve bu yaptığı da insan haklarına aykırıdır.

    vanilla ilişki gibi bdsm ilişkilerinde de her iki tarafın istekli olması ve zevk alması ana hedef olmalıdır.

    YanıtlaSil
  4. Ben cinsel ilişki türü olduğuna o kadar emin değilim... Yani tersini de düşünmüyorum ama şart değil gibi geliyor bir yandan da...

    Genellikle partnerler cinsel tercihin doğrultusunda seçiliyor tabi ama BDSM'nin masterlik tarafında bilinç altında karşı tarafa dönük bir öc alma duygusu, submission ile de pişmanlık duygularının kompanzasyonu sözkonusu gibi.

    Genel bir izlenim olarak roller için gerçek hayattaki tutum ile ters yön sezinliyorum genelde ama bunu genellemek ne derece doğru onu bilemem. Bir field study yapmakta da yarar var :-)

    YanıtlaSil