20 Haziran 2012 Çarşamba

BDSM Nasıl Yapılır?

İster inanın ister inanmayın... Bu cümleyi arama kelimesi olarak istatistiklerin arasında buldum. Şaka değil, bu kadar basit dile getirilebildiği için hayran kaldım. Madem arandı... Bilgi vereyim...

Eğer sub (teslimiyetçi) iseniz;
1- Önce bir efendi bulunur.

  a) Kadınsanız ve erkek arıyorsanız sabri.yilar@gmail.com adresine durumu bildiren bir başvuru dilekçesi yazılır.

  b) Kadın arıyorsanız (cinsiyetiniz ne olursa olsun) kdnefndi.blogspot.com sayfalarından ilgili kişiye aynı şekilde başvuru yapılır.

  c) Erkekseniz erkek efendi arıyorsanız google'a dönüp gay club aranır.

2- Efendiden gelen talimatlar harfiyyen yerine getirilir, tecrübeli dominantlar öyle herkesi kabul etmezler. Samimi olduğunuza inanmaları lazım.

Eğer dominant (efendi) iseniz;

1- Önce bir sürü siteye bir sürü para verilir ve bir sub çıksın diye beklenir.

2- Çıkmayınca google'a dönülür, kara kara başınızın çaresine nasıl bakacağınız düşünülür. İşiniçinden çıkılamayınca 1. adıma geri dönülür.

Sonraki adımlar;

3- Partner ile yazışılır, birbirinize uygun olup olmadığınız, sınırlarınız hakkında yazışılır, fantezileriniz paylaşılır.

4- Resim vb. değiş tokuş edilir. Karşılıklı güven sağlanır.

5- Altı yedi email sonra buluşup neler yapacabileceğiniz görüşülür, samimi olmayan adaylar bu aşamada elenir.

6- Bir gün denk getirilip buluşulur. Bundan önce taraflar kendini genellikle bir arkadaşlarına çok da detaylı olmayan bir bilgi vererek sağlama alır (bak şu saate kadar seni arayacağım, aramazsam ortalığı ayağa kaldır diye).

7- Buluşmada ilk eyleme geçip geçilemediğine göre bir kader anı oluşur. Bu an biraz tecrübeye bakar ama zayıflıklar da bir miktar hoşgörü ile karşılanır. Ancak yine de taraflardan biri burada elenebilir.

8- Buraya kadar herşey yoluna gittiyse birlikte o günün tadı doya doya çıkartılır. Burayı kısa tutuyorum ama biliyorum ki burası işin en renkli yeri.

9- Günün sonunda bir kahve içilir ve herkes yoluna döner, eğer bir terslik olmadıysa bir süre sonra 6. adımdan devam edilir.

İşte sevgili searchmaster'ım... BDSM böyle yapılır...

10 Haziran 2012 Pazar

Internetteki BDSM Tuzakları (Efendiler için)

Eğer BDSM dating siteleri vb. üzerinden sizden uzakta birinden köleniz olmak için bir davet alırsanız çok dikkatli olun. Öncelikle şunlar varsa;

-Size ilk olarak seksi, malları ortada 3-8 resim gönderiyorsa
- Resimdeki kişi estetik açıdan çok düzgünse, size daha çok bir porn-star mükemmeliyeti izlenimi veriyorsa
- İstediğiniz halde bir şekilde günlük hayatından herhangi bir pozunu göndermiyorsa
- İlk e-mallerinizde dediğinizi aynen tekrarlayıp "tam köle" izlenimi veriyorsa
- Menşei muhtemelen UK ise
- Birkaç e-mail sonra fakirliğinden, sizin full-time köleniz olmak istediğinden söz açılıyorsa
- Yanınıza gelmek için kendisini finanse etmenizi (uçak bileti için para istemek gibi) isterse
- Başka bir sahibi olduğundan, o sahibinden size sözleşme ile geçeceğinden söz ederse

Aşağıdakilerden biri olma olasılığı yüksektir;
- Bilgisayar başında "nerd" denilen tipte para tırtıklayarak kendine yeni ipod alacak sivilceli bir delikanlı
- Bilgisayar başında saçı başı birbirine karışmış, 120 kg ağırlığnda kıllı zenci bir kadın
- Geçimini (veya fazlasını) sizin gibilerin şüpheci olmayanlarından tedarik eden genellikle birden fazla sayıda organize kişi.

Emin değilseniz gönderdiği fotoğraflardan sonra kesinlikle bir günlük hayat resmi isteyin veya çekmesini isteyin. Bu gibi kişiler genellikle reddetmeniz zor estetikte kişilerin giyinik veya çıplak bazı resimleri (kendine de ait olmayan) kullanır. Eğer çıplak resimler ise aynı kişinin giyinik sıradan bir şeklini bulmak onlar için zordur. Eğer giyinik hoş resimler ise bunlar genellikle bir mekanda çekilmişlerdir, başka bir mekanda çekilmişleri ellerinde yoktur. Bu şekilde bir istekten sonra e-mailinize bir cevap gelmemişse anlayın ki üçkağıtçıların tuzağından döndünüz.

Ne olursa olsun, kişisel olarak karşılaşmadıkça (aslında karşılaşsanız bile) herhangi bir para transferi yapmayın, uçak bileti parası vb. göndermeye kalkmayın.

Açıkçası bu konuda ağzım yanmadı ama bu şekilde işlere kalkışanları çok gördüm. Artık bir süre  yazışıp, dalgamı geçip keyif bile yapıyorum. Bir yerde tokat gibi patlatıyorum durumu genellikle :-).

Çok benzer bir durum "Burlgaristan" telefon numarlarından arayıp bir kısmı çok iyi niyetli kişilerin veya beklentili vanilyaların parasını hortumlayan kişi veya şebekeleri genelde hepimiz öğrendik. BDSM konusunda da durumun işleyişi bundan çok farklı değil.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Efendim kahvesini nasıl almak ister?

Kahve bir simgedir, misafire önem verildiğini, hürmet edildiğinin sosyal bir göstergesi. Bununla ilgili bir adap bile gelişmiştir, kahveye tuz koymalar, kül dökmeler, yarım bırakmalar, telvesini de içmeler vb. ama detayına burada girmeyeceğim.

Artık kahvelerin yanında çikolata, kurabiye vb. ya yeni adet oldu ya da hortladı, ben gençliğimde bilmezdim böyle bir adedi.

Efendi köle ilişkilerinde de bu geleneğin hücrelerimize işlemiş bu seremoninin, hatta bir çeşit ritüelin bir parçası olarak girmesi çok hoş olurdu, şimdiye kadar nedense pek aklıma gelmemişti.

Öyle ki;
Benim kahvem acı olsun, yanında da iki soğuk bitter çikolata alayım derim. Öyle masaya falan da koyulmasın sakın, ben bitirinceye kadar önümde diz çökmüş olarak tepsi kölemin elinde tutulsun, gözünü bile kırpmamalı. Ben de yavaş yavaş yudumlayacağım kahvemi, o buz gibi bitterlerin de (yani koyu kahverengi göğüs başlarının da)  tadına bakarım arada, bu arada gözler de kesinlikle kapatılmayacak, kırpılmayacak bile, kahvem de çalkalanıp dökülmeyecek, dökülen olursa saçlarıyla temizlerim, fazlasını. Bitince sudan bir yudum aldıktan sonra telvesnin üzerine bırakırım, o da onu içer.

5 Haziran 2012 Salı

Köle Başı

Baş denilince baştan daha fazlası geliyor insanın aklına :-). Ama burası gerçekten baş... Yüzüyle, saçıyla, ağzı burnu ve saçıyla, boynuyla...

Kadın yüzü, güzellik denilen şeyin başlangıç yeridir. O, o kadar hoş yaratılmıştır ki makyajlar ile kadınların en önemli silahı haline gelmiştir. Bir efendinin gözünden kaçmaz bu güzellik. Bu yüz zerafetin bir göstergesi olan boyunun üzerinde yer alır, güzel saçlar da öyle...

En hoş kurgularımdan biridir, bir koltukta çıplak oturmuş durumdayken açık bacaklarımın, dizlerimin arasında kölemin boynunu almam, onu geriye doğru dizimin üzerine yatırmam, gerilmiş zarif boynu üzerinde ellerimi gezdirmem. Onun kendini benim elimin yapacaklarına bırakması... Ağzını açmasını söyleyip ağzını, dişlerini, bir nesneymişçesine son zamanların popüler temizlik aracı ıslak mendille ovalaya ovalya temizlemem. Ağzına parmağımı sokup emdirmem bir elmayı ısırttırıp ağzını bir süreliğine dişlerine geçmiş elma ile tükürüklerine emanet edip açık tutturmam. Kuru mendille tükürüklerini salya sümüklerini, en doğal salgılarını temizlemem...

Teslimiyetin doruğa ulaştığı yer boyun olduğundan sanırım BDSM'ce teslimiyetin sembollerinden biri haline gelmiş bu tasma diyorum.

Bundan sonra küçük bir oral istemem, sıvımın tamamını içeri göndermem fazla da lüks olmasa gerek...

4 Haziran 2012 Pazartesi

Sadistler Kulübünden Survivor'a Tam Destek

Bir Survivor izleyeyim dedim bugün. Abi nedir o ya, değme sadist efendi ustanın yaratıcılığına taş çıkartacak eziyet yöntemleri... Kimin aklına geliyor bunlar?

Pek seyretmem ama, o kararmış sarışın kadınların bir kalasta kim daha çok sarkacak, kim son düşecek diye o incecik beli açılarak enerji tüketmesi yok mu? Erekte etti beni ya... Hatun galiba yarışmanın getirisinin ötesinde gerçekten mazoşist eğilimli, yarışma vb. bitmiş, arkadaşlarının önünde direkte yine asılmaya devam ediyor güle güle. Favorim ilan ediyorum kendisini...

Yokluktan hepsi çöpe dönmüş, güneşten zenci olmuşLar, 7/24 köleler bir kibrit kutusu kadar peynire muhtaçlar, biri teklif etse kadın erkek demeden sunacacklar kendilerini, çok ucuza gidiyorlar be çok ucuza...

Bu programı gördükçe "Türkiye'de BDSM'ye meyilli ne kadar çok izleyici varmış?" diyesim, program yapımcısının yarışmalarını gördükçe "ne kadar yetenekli BDSM ustaları da varmış" diyesim geliyor.

Yapımcılarını kutluyorum canı gönülden... Umarım bu post'tan sonra Acun Bey bizi bulup dava falan etmez. Malı götürüyor bu işlerden, vergisini veriyor tabi, helal olsun...

Kıskandım valla, bence büyük ustamız... :-) Devam et doğru yoldasın...

3 Haziran 2012 Pazar

Acımasız Aitlik

Çok açık ve net olarak şunu diyebilirim ki aitlik sadece köleye ait bir olgudur, efendi için bi sikim önemi yoktur, yeter ki aitlik açık açık yapılıp afişe edilmesin, efendisi bilinen bir köle isyan durumuna ermesin.

Her efendi köle ilişkisinde genellikle köleler duygudurumu yaşar, eğer duygudurumu yaşayacak olsaydı efendinin efendiliği kalmazdı. Efendini yaşadığı şey çok daha kabadır,adeta temel bir "mağara adamı" duygu durumunu yaşar, aslında efendi dediğiniz öküzün tekidir. Ha bazen yaratıcıdır falan (benim yaklaşımımda ise), ama asla üstün insan değildir. Sadece kölesinden aldığı güçle bir narsizm sergiler.


Yaşadığı aitlik hisleri genellikle köleye öyle bir duygudurumu yaratır ki efendisinin kendisi için kaçınılmaz, vazgeçilmez olduğunu düşünür, bir bakıma aşk denilen şeydir bu. Aşk ota da konar boka da. Kendi yaptığı şeylerin sonucu doğrudan etkilediğini düşünür köle, halbu ki olay çok daha basittir, kölenin para eden bir güzelliği varsa efendi için harcanılmaya, kullanılmaya değerdir, bunları kaybederse artık aitlik maitlik vız gelir, kapının önüne koyuverir, köle fazlasıını vereceğini taahhüt ettiğinde fazlasını almaya çalışır.

Başka bir ifade ile her köle kendi efendisini yaratır. Bu konuda bir efendiden daha yaratıcı ve hissiyatlı olduğu kesindir. Buna o kadar inanmıştır ki başka efendilere hakarete götürmeye kadar da yolu vardır, bu açıdan köleliğin bildiğimiz saygı kökenli aşk ilişkilerinden de hiç bir farkı bulunmamaktadır.